3 Şubat 2017 Cuma

Murat Gülsoy-Bu Kitabı Çalın

           
Kişiliğiyle, üslubuyla, anlattıklarıyla, her şeyiyle çok sevdiğim Murat Gülsoy'un kütüphanemde bulunan üçüncü kitabını bitirdim az önce. İlk Gölgeler ve Hayaller Şehrinde'yi, daha sonra Yalnızlar İçin Çok Özel Bir Hizmet'i, şimdi de Bu Kitabı Çalın ismini taşıyan hikaye kitabını okudum. Bir yazarı veyahut şairi sevebilmek için, sadece bir kitabını okumuş olmanın yeterli olmadığını düşünürdüm. En azından iki üç kitabını okumalı, kurgu tekniğini iyice kavramalı, ondan sonra sevip sevemediğime karar veririm görüşündeydim. Murat Gülsoy benim için bu açıdan kuralları yıkan bir yazar oldu. Gerek üslubuyla, gerekse şaşırtıcı kurgularıyla size kendini sevdirmeyi hemen başarıyor doğrusu.

Bu Kitabı Çalın on iki adet hikayeden oluşan bir kitap. Her öykü kendi içinde bir akıcılığa sahip. Öykülerin konularına dair kısaca bilgi vermek için kitabın arka kapağındaki yazıyı aynen buraya aktarıyorum: 
"Kapağında Bu Kitabı Çalın yazan bir kitap gerçekten çalınırsa... Kayıp Eşyalar Bürosu'nda bulunan bir çantanın içinden Oğuz Atay'ın öyküleri çıkarsa... Yasak bir aşka balıklama dalan adam hayatını baştan kurmak için bir Hindistan Yolculuğu'na hazırlanırsa... Beyaz yakalı genç bir kadın Hızlı Düşünme Sanatı semineri veren guruyla hızlı bir aşk yaşarsa... Kimsenin kimseden haberdar olmadığı dev bir apartmanda, içinde kimin yaşadığının sosyal bir sorun haline geldiği 54 Numara'nın Esrarı'nı çözmek için bilimsel yöntemler kullanılırsa... Temizlik takıntısı olan bir adam evinde porno film çekilmiş olduğunu fark ederse, yani bu kez Kötü Yola Düşen Ev olursa... Bir kurmaca karakter kendinin bilincine varıp da Yazarın Belleği'nde dolaşmaya başlarsa... Hasta Bir Konak'ın kiracısı kendini Edip Cansever'in mısralarının içinde bulursa... Birkaç Dolar İçin rüya deneylerine katılanlar uykularını yitirirse... Fantastik hikayeler yazarak geçirdiği onca yıldan sonra artık uzun soluklu, gerçekçi bir şeyler yazmak isteyen bir yazar yazdığı hikayenin tutsağı olmuş bir adamın öyküsünü düşlerse... Kendi halinde bir adam kapıyı açtığında Sakla Beni diyerek içeri giren eski bir arkadaşının yaşamının gözeneklerine sızmasına engel olamazsa... Tüm bu yazılanları emekli bir istihbaratçı yapısökümüne uğratıp Yasadışı Öyküler olarak niteleyerek yazarına hesap sorarsa..."

Kitabın arka kapağında yer alan bu metin on iki hikayenin birer ikişer cümlelik özetlerini veriyor biz okuyucuya. Murat Gülsoy üst kurmaca, metinlerarasılık gibi teknikleri kullanarak gündelik hayatta karşılaşabileceğimiz insan tiplerini, yaşamları anlatırken bile bizi şaşırtan bir üslup ile bu sıradanlığı farklı bir boyuta taşıyor. Bu kitaptaki bütün hikayelerde bu durum söz konusu diyebiliriz. Gülsoy röportajlarında Oğuz Atay ve Ahmet Hamdi Tanpınar'ın, onun üzerindeki etkilerinden sıkça bahsediyor. Özellikle bu kitapta da birkaç yerde Oğuz Atay göndermesi mevcut. Tanıdık yazarların tanıdık eserlerinden bazı örnekler görmek kitabı okurken insanın içini ısıtıyor tabii...

Bu kitap da benim için diğer Murat Gülsoy kitapları gibi başarılıydı kısacası. Tabii içerisinde diğerlerine göre daha az sevdiğim hikayeler de olmadı değil, ama genel olarak bakıldığı zaman gayet sürükleyici, akıcı ve eğlenceli öykülerden oluşan bir kitaptı..

Buraya Murat Gülsoy'un güncel olarak yazılarını paylaştığı sitesini de ekliyorum, ilginizi çeker belki :)

https://muratgulsoy.wordpress.com

http://muratgulsoy.com

"Bellek denilen şey esrarlarla dolu bir garip lunapark işte. Bazı olaylar bize olduklarından daha büyük ya da daha küçük ya da daha renkli görünüyorlar. Hatta bazen hiç olmamış olayları, hatta insanları anımsadığımızı sanıyoruz. Belki de uydurduğumu ya da kurguladığımı sandığım öykülerin birçoğu gerçekte yaşayıp da unutmuş olduğum şeyler. Ya da tam tersi... Belki de her şey büyük bir anımsama anından başka bir şey değil. Bunu kim bilebilir ki? Artık bana doğruları fısıldayan Serap olmadığına göre, ben bilemem."

Sadık Hidayet-Hacı Aga

Hacı Aga Sadık Hidayet ‘in dünyasına girdiğim ilk kitap değil, ama belki de benim için en etkilisi oldu diyebilirim. Daha önce Kör Baykuş...